18 Ocak 2014 Cumartesi

Cidden ne oldu sana kuzum?

Vee Fırfır’ın ayağını sürüklemesinden birkaç ay sonra…


Fırfır gözleri görmediği için kumunu etrafa çok dağıtıyor. Etraftaki kumlar süpürecektim ama benim minik kızım elektrik süpürgesinden çok korkuyor. Arkadaşıma onu alıp salona gitmesini söyledim. Salona gitti sonra koşarak geldi… Fırfır’ı kucağına alınca kızın üstüne çişini yapmış benim şapşal. Önemsemedim ama korkmuştur dedim.


(Elektrik süpürgesinden korkup delirdiği bir gün)

Aradan birkaç gün geçti Fırfır sürekli çişini kaçırıyor ve yürümesi de sanki biraz aksıyordu. Hoop yine veterinere taşındık. Bir röntgen çekmem lazım dedi. E bu lafı duyunca aldı beni bir korku, benim minicik kızıma narkoz mu verilecek? Röntgen çekildi, muayene yapıldı ve sonuç? Ben bulmadan önce beli kırılmış ve kendi kendine kaynamış dedi doktor. Bunları duyduğum an aklıma ilk gelen “benim kızım ne kadar acı çekmiş, neden bu kadar bahtsız?”


(Narkozlu Fırfır)

“Şimdilik sadece çişini kaçırıyor ama ileri de kakasını da tutamayabilir” dediğinde veteriner sesler uğultu olarak gelmeye başladı. Henüz kızıma dokunamamış olan anneme bunları nasıl anlatacağım ben!
Ama Türk kafası ben bu doktora güvenmiyorum bir yerden daha bilgi alalım diye tutturdum. Birkaç veteriner daha gezdik ama sonuç aynı. Ben hala kimseye inanmıyorum ya da inanmak istemiyorum kalktım Avcılar’daki veterinerlik fakültesine götürdüm kızımı. Hiçbir şey değişmedi ve bir kortizona başladık.


Benim kızımın çilesi bitmiyor…

13 Ocak 2014 Pazartesi

N’oldu sana kuzum?



Fırfır hayatıma, daha doğrusu hayatımıza gireli 1 ay kadar olmuştu. Yazın o yakan kavuran sıcağına rağmen boynuma göbeğini serip yatıyordu. Ne kadar isilik dökecek kıvama gelsem de sesimi çıkaramıyordum. Çünkü ilk görüşte aşktı bizimkisi… Ne yaparsa yapsın kızamıyorum, kıyamıyorum…

Sabaha kadar kafamda tepinmeleri, işten eve geldiğimde peşimde gezinmeleri, bacağımda uyuklamaları beni delirtiyordu, hala da delirtiyor. Sanırım çocuk sahibi olana kadar yaşayabileceğim en güzel duygulardan biri bu.


O kara akşam yatmaya hazırlanıyorum, Fırfır da etrafta dolanıp duruyor. Bir an gözüm ona kayıyor ve gördüğüm şey karşısında küçük bir şok yaşıyorum. Benim minik kuzum arka ayaklarını sürükleyerek yürüyor! Birkaç saniye sonra toparlıyor ayaklarını. Şoktan çıkıp annemle babamı çağırıyorum, Fırfır ilk evcil hayvanımız olduğunda kör cahil bakakalıyoruz sadece. Yarın sabah erkenden veterinere götüreceğim ama o görüntü gözümün önünden gitmiyor. Ona kötü bir şey olma ihtimali yüreğimin bir köşesine yerleşiyor, uyutmuyor. Gece kalkıp sürekli kontrol ediyorum.

Bir şekilde sabah oluyor ama benim de ömrümden ömür gidiyor. Hemen veterinerde alıyorum soluğu tabii. X bey bir şeyi olmadığını, anlık bir durum olduğunu anlatıyor. İçim rahatlıyor dönüyoruz. Ama aslında o kadar da basit bir şey olmadığını birkaç ay sonra öğreniyorum…


Devamı gelecek…

4 Ocak 2014 Cumartesi

Hastayım hemşireee!


Ben ne zaman hasta olsam Fırfır sanki hissediyor. Hemen yanıma geliyor, boynuma yatıyor, başımda bekliyor. Tam bir hemşire!



2 gündür hafif hastayım ve benim hemşire yine başımda J

Fırfır hayatıma girmeden önce bilmiyordum böyle bir sevgiyi, yaşamayanın da anlamayacağını biliyorum. Öyle masum, öyle saf bir sevgi ki… Herkes bir kedi sahiplense daha güzel bir dünya olur belki de!